TÜRKİYE’ NİN 2023 HEDEFLERİ
Bir ülkenin jeopolitik konumu çok önemlidir. Çünkü jeopolitik konum o ülkenin coğrafi özellikleri dünya siyasetindeki yeri ve etkisini belirleyebilmektedir. Jeopolitik konum; “Bir ülkenin veya bölgenin coğrafya, tarih, ekonomi, nüfus vb. özelliklerinin o ülkenin dünya politikasındaki yerini ve önemini etkilemesi ” olarak tanımlanabilir. Bu etki ülkelere avantaj getirebileceği gibi dezavantajda getirebilir.
Türkiye’nin coğrafi konumunu düşündüğümüzde avantaj mı yoksa dezavantaj mı olduğu kestirebilmek zor olsa gerek. Türkiye’nin coğrafi konumunun avantajlarına baktığımızda şöyle bir özet çıkarabiliriz:
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle önemini tarihin her döneminde korumuş, doğuyla batı arasında bir köprü, bir ulaşım koridoru olmuştur. Doğu Asya ile Avrupa arasındaki önemli ticaret yolları da Anadolu üzerinden geçmekteydi. Özellikle Avrupa ile Asya arasında karayolu ile yapılan ticaret Anadolu’nun jeopolitik önemini artırmıştır. Anadolu, İlk Çağ’dan günümüze kadar birçok uygarlığın merkezi olmuş, bu topraklarda Roma, Bizans ve Osmanlı gibi birçok güçlü devlet kurulmuştur.
Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarım ada niteliği taşıyan ülkemizde, deniz turizmi ve balıkçılık oldukça gelişmiştir. Çanakkale ve İstanbul Boğazları, tüm dünya için çok büyük öneme sahip geçiş noktalarıdır. Kıtaları birbirine bağlayan dünya üzerindeki sayılı boğazlar ülkemizde bulunmaktadır.
Dünya üzerinde dört mevsimin (ilkbahar, yaz, sonbahar, kış) dördünü de yaşayan ülke sayısı çok azdır. Bazı ülkelerde bahar yaşanmaz, bazıları kışı veya yazı bilmez. İşte ülkemiz dört mevsimi de en güzel şekilde yaşayabilen bir ülke olmanın ötesinde, bazı dönemlerde dört mevsimi aynı anda yaşama gibi bir mükemmel şansa da sahiptir.
Geleceğin enerjisi olarak görülen bor madenlerinin büyük bir kısmı ülkemizde bulunması da önem arz etmektedir.
Cumhuriyet’in ilanıyla Türkiye’nin jeopolitik önemi yeniden artmaya başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı ve daha sonraki yıllarda meydana gelen gelişmeler, özellikle Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki soğuk savaş dönemi ve rekabet Türkiye’nin jeopolitik önemini artırmıştır.
Türkiye Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yakın olduğu alanda yer almaktadır. Petrol merkezi olan Orta Doğu jeopolitik bölgesi ile sanayi merkezi olan Avrupa ülkeleri arasındaki en kısa demir ve karayolu Türkiye’den geçmektedir. Bu ülkeler arasındaki transit ticarette ve enerji aktarımında Türkiye’nin önemi büyüktür.
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle ticari, ekonomik, askerî ve siyasi çeşitli uluslararası kuruluşlara üyedir. Bu nedenle bulunduğu durumdan dolayı bölgesel ve küresel bir öneme sahiptir.
Türkiye’nin coğrafi konumunun dezavantajlarına şöyle bir baktığımızda; ülkemizde ve komşularımızda terör örgütlerin boy göstermesi, kültürel çeşitlilikten kaynaklı bazı sorunlar, Suriye’nin yaşadığı iç savaş nedeniyle ülkemizde mültecilerin bulunması, Ortadoğu ülkelerin birçoğunda savaşlar veya iç karışıklıkların yaşanması, uluslararası küresel dalgalanmalar, petrol ve doğalgaz rezervlerinin az olması gibi bir hayli sıralayabiliriz.
Görüleceği üzere ülkemiz, coğrafi konumu nedeniyle birçok bela ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bunların yanında seçimlerin sık olması, Amerika veya komşu ülkelerle ilişkilerimiz gibi birçok olay ekonomimizi etkileyebilmektedir. Örneğin; 10. Kalkınma Planında önemli bir sapma olmuştur. Şöyle ki; 10. Kalkınma planı dönem sonunda (2018 yılında) GSYH’nin 1,3 trilyon dolara, kişi başına gelirin 16 bin dolara yükseltilmesi, ihracatın 277 milyar dolara çıkarılması, işsizlik oranının yüzde 7,2’ye düşürülmesi hedeflenmişti. Ancak 2018 verilerine göre GSYH 784 milyar dolar, kişi başına gelir 9 bin 632 dolar, ihracat 167 milyar dolar, işsizlik oranı yüzde 11 olarak gerçekleşmiştir.
Bu nedenle bizim yapmamız gereken jeopolitik konumumuzun avantajlarını kullanarak, yapısal reformlarla, alt yapımızı güçlendirerek 2023 hedeflerine emin adımlarla ilerlemektir.
2019 ve 2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planına baktığımızda; GSYH’nin 1.080 milyar dolara, kişi başına gelirin 12.484 dolara yükseltilmesi, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkarılması; işsizlik oranının yüzde 9,9’a düşürülmesi; enflasyon oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli %5 gibi rakamlara ulaşılması gibi hedefler belirlenmiştir.
Türkiye ekonomisi eninde sonunda gelişmiş ülkeler seviyesine gelecektir. Bu kaçınılmazdır. Genç nüfus oranının fazla olması bu nedenle nitelikli ve donanımlı nesillerin yetiştirilmesi önem arz etmektedir. Hukuk, adalet alanında da yeni düzenlemeler meclis açılınca yürürlüğe girecektir. İnşallah temel hak ve hürriyetler, hukukun üstünlüğü ve güçlü demokrasi ile ekonomimiz ivme kazanacaktır. Ayrıca sağlam finansal yapı, nitelikli iş gücü ve ileri dijital dönüşümler sayesinde verimli, üretken ve rekabet eden bir ülke konumuna geleceğiz. Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemi sayesinde de dünya devletlerinin arasında önemli yere sahip olmamıza katkı sağlayacaktır. Ancak Türkiye’nin jeopolitik konumunun çok önemli olması ülkemize yönelik tehditlerin de artmasına yol açmaktadır. Bu nedenle bu tehditlere karşı ülke olarak birlik beraberlik içerinde her ne iş yapıyorsak en iyisini yapmalı ve üretime katkıda bulunmalıyız.
“Soru ve Görüşleriniz İçin İletişim Adresi: [email protected]”